İran sorununda Batı’nın sorumluluğu

Ocak 1979’da İran devrimi sırasında Tahran Üniversitesi’nde Musaddık’ın resmini taşıyan göstericiler (Abbas/Magnum Photos)

İran hükümetinin Mart 2013’te Argo filminin En İyi Film Oscar’ını kazanmasına verdiği tepki – bkz. aşağıda bir önceki yazım – İslam Cumhuriyeti’nin pek rağbet ettiği, İngiliz gazeteci James Buchan’ın “ağlamaklı uzlaşmazlık” diye adlandırdığı bir yaklaşıma çok uygundu.

Bu yaklaşım, özellikle Ahmedinecat zamanında, İran’ın uluslararası platformda menfaatlerini korumasına yardımcı olamadı. Yeni cumhurbaşkanı Hasan Ruhani göreve geleli beri, kendini bir önceki hükümetten, hem söylemde[1] hem icraatta[2], farklı gösterme kaygısından kaynaklanan bir üslup değişikliği görülüyor. Ancak, nükleer silahlar konusunda bir diyaloğun tekrar mümkün gözüktüğü şu günlerde, İran’da gerçek gücün, sonuçta Ayetullah Humeyni’nin favori öğrencisi (ve radikal pozisyonları en azından şu güne kadar değişmemiş olan) İslam Devrimi Rehberi Ayetullah Ali Hameney’in elinde olduğunu da unutmamakta fayda var.

Continue reading

EmailFacebookTwitterGoogle+LinkedIn

İran, ABD ve Oscar ödüllü Argo filminin düşündürdükleri

2012 yılının sonunda gösterime giren ve Ben Affleck’in yönetmenliğini yaptığı Argo filminin ilk sahnelerinde, 1953’te İngiliz ve Amerikan istihbarat teşkilatlarının ortaklaşa düzenledikleri ve dönemin popüler başbakanı Musaddık’ın devrilmesi, Şah Rıza Pehlevi’nin de tahta getirilmesiyle sonuçlanan darbeden belgesel görüntüler var. Film, 1979’da Tahran’daki Amerikalı rehineler krizi sırasında altı Amerikalı diplomatın Kanada elçiliğinin yardımıyla kaçırılarak kurtarılmalarını konu ediyor.

Filmin çıkışından birkaç hafta sonra, İran hükümetinin filmin yapımcıları George Clooney ve Ben Affleck’e karşı “İran devletine hakaret” gerekçesiyle yasal işlem yaptırmayı planladığı ve İran İslam Cumhuriyeti’ni bu işlem sırasında Fransız avukat İsabelle Coutant-Peyre’in temsil edeceği basına sızdı[1].

Continue reading

EmailFacebookTwitterGoogle+LinkedIn